ŞA’YA ALEYHİSSELÂM
Saya Aleyhisselâmın
Soyu:
Şâ’yâ b.Emus[1]
veya Emsıya’dır. [2]
İsrail Oğullarının Musa
Aleyhisselâmdan Sonraki Durum Ve Tutumları Şâ’yâ Aleyhisselâmın Peygamberliği:
Mûsâ Aleyhisselâmdan sonra, İsrail oğullarının başına
bir hükümdar geçtikçe, Yüce Allah, ona, doğru yolu gösterecek bir Peygamber
gönderirdi. [3]
Peygamber, kral ile Yüce Allah arasında vâsıta olur[4],
dilediğini ona, Vah-yederdi. [5]
İsrail oğullarına, yeni bir Kitap ta, inmezdi. [6]
Onlar için, Tevrat Şeriatından başka Şeriat da,
olmazdı. [7]
Ancak, Tevrat’a ve Tevratın içindeki hükümlere uymakla
emrolunurlar; mâsi-yetten nehiy, tâattan bıraktıkları şeyleri yapmağa davet
edilirlerdi. [8]
Zekeriyyâ,Yahya ve İsâ Aleyhisselâmların Peygamber
olarak gönderilişlerinden önce[9];
Sıddîka diye anılan hükümdar, İsrail oğullarının başına geçtiği za-man[10],
Yüce Allah, Şâ’yâ b.Emsıya Aleyhisselâmı, Peygamber olarak göndermişti, [11]ki,
o, İsâ Aleyhisselâmla Muhammed Aleyhisselâmı[12]:
“Merkebe binecek olanı ve ondan sonra da,
deve’nin sahibini, size müjdelerim!” diyerek[13]
müjdelemiş[14]
Muhammed Aleyhisselâmı, tavsif ve tarif de, etmişti. [15]
İsrail oğulları, bütün işlerinde, Şâ’yâ Aleyhisselâmın
emir ve nehiylerine göre hareket eder, onu, dinler, ona, boyun eğerlerken[16]‘,
kral Sıddîkanın hükümdarlığının sonuna doğru[17],
içlerinde yaramaz işler[18]‘,
bid’atlar çoğalmağ[19]‘,
büyümeğe başlayınca’[20];
Yüce Allah, Babil kiralı Senharib (Sencarib)i[21],
altı yüz bin Bayraklı[22],
Meydanları dolduran[23]
ordularının başına geçirip[24]
İsrail oğullarının üzerine saldı. [25]
Babil kralı, gelip[26]
Beytülmakdis’e[27]‘,
Beytülmakdis’in karşısına[28],
Beytül-makdis Meydanına[29]
konduğu’[30]
ve Beytülmakdisi, kuşattığı zaman[31],
halk, [32] büyük ve şiddetli’[33]
bir korkuya düştü[34]
Hemen, Yüce Allah’a tevbe ettiler ve döndüler.
Allah da, onların tevbelerini kabul edip düşmanlarının
üzerine Taun (Veba) hastalığını musallat kıldı. [35]
Kral Senharib ile yanındaki beş kişi dışında hepsi[36]
ölü olarak sabaha çıktılar. [37]
Hükümdarla[38]
İsrail oğulları, ölenlerin ordugâhına gidip buldukları her şeyi ga-nîmet olarak
aldılar. [39]
İsrail oğullarının hükümdarı, Bâbil hükümdarı Senharib’in
ölüsünü arattı ise de, ölüler arasında bulunamadı.
Onu, arayıp bulmaları için hemen adamlar saldı.
Arayıcılar; Sanharib ile içlerinde, Buhtunnassar’ın da
bulunduğu Yazıcılarından beş kişiyi[40],
bir mağaranın içinde[41]
yakalayıp ellerini bağladılar.
Onları, hükümdarlarının huzuruna götürdüler.
Hükümdar, onları, görünce, Allah’a şükür için secdeye
kapandı.
Uzun müddet, secdede kaldıktan sonra[42]
Senharib’e:
“Ey Senharib! [43]
Rabbimiz, [44] sana[45],
size, gördün mü ne yaptı? [46]
Bizim ve sizin haberimiz yok iken, o, sizi, kuvvet ve
kudretiyle öldürmedi mi?’ dedi.
Senharib:
Ben, daha beldelerimden çıkmadan önce[47],
bana, Rabbinizin, size yardım ettiği[48],
İlâhî rahmetiyle, hep rahmet eylemiş olduğu[49]
haberi gelmişti. [50]
Fakat, ben, buna, kulak asmamış[51],
doğru yol göstericiye itaat etmemiştim. Beni, şakavete, yaramazlığa düşüren,
ancak, benim aklımın azlığı oldu.
Keşke, söz dinleseydim veya akıl etseydim de, sizinle
savaşmağa kalkma-saydım!
Fakat, şakavet ve yaramazlık, bana ve benim yanımda
bulunanlara galebe çaldı” dedi.
İsrail oğullarının hükümdarı:
“Rabbül’izzet olan Allah’a hamd olsun ki, size
karşı, dilediği şeyle bize yetti.
Rabbimiz, seni ve senin yanında olanları, sana ikram
olsun diye sağ bırakmadı.
Seni ve yanındakileri, sağ bırakması, ancak, dünyada
kötülükleriniz, ve yaramazlıklarınız, Âhirette de, azabınız artsın içindir.
Rabbimizin[52],
size ve sizin yanınızdakilere[53]
yaptığını gördüğünüz şeyleri, gerinizdekilere haber vermeniz içindir[54]
Sizden sonra gelecek olanları, korkutmanız içindir.
Böyle olmasaydı, sizi de, sağ bırakmazdı. [55]
Senin kanın ve senin yanındaki kimselerin kanları,
Allah katında maymunların kanından daha değersizdir!” dedikten sonra,
boyunlarına zincir geçirilerek yetmiş gün Beytülmakdis civarında
dolaştırılmalarını, Muhafız kumandanına emretti.
Onlardan, her birinin, her gün için, yiyeceği ikişer
arpa ekmeğinden ibaretti.
Senharib, İsrail oğulları hükümdarına:
“Öldürmek, bize yaptığın şeyden, daha hayırlıdır! [56]
İstediğin şeyi, yap!” dedi. [57]
Bunun üzerine, hükümdar, onların, öldürülmek üzere,
zindana götürülmelerini, emretti.
Yüce Allah, Şâ’yâ Aleyhisselâma:
“İsrail oğullarının hükümdarına söyle:
Gerilerindekileri, Allah’ın azâbıyla korkutmaları için, Senharib ile
yanındakileri, salsın.
Onlara, ikramda bulunsun.
Beldelerine ulaşıncaya kadar da, kendilerini, hayvan
üzerinde taşıtsın diye vahyetti.
Şâ’yâ Aleyhisselâm, bunu, hemen hükümdara tebliğ etti.
O da, İlâhî emri, yerine getirdi.
Senharib ile yanındakiler, Babil’e varıncaya kadar,
gittiler.
Babil’e vardıkları zaman, halkı, toplayıp ordularını,
Allah’ın, nasıl yok ettiğini, onlara, haber verdiler.
Senharib’in Kâhin ve Sihirbazları:
“Ey Bâbil kralı! Biz, sana; İsrail oğullarının
Rabbinin haberini de, Peygamberinin haberini de, Allah’ın, onların
Peygamberine neler Vahy ettiğini de, anlatmıştık.
Fakat, sen, bize itaat etmedin.
İsrail oğulları, Rablerinin yardımına mazhar
olduklarından dolayı, hiç kimsenin boyun eğdiremeyeceği bir ümmettir!”
dediler. Senharib, yedi yıl daha yaşadıktan sonra öldü.
Rivayete göre: Senharib’den önce de, Bâbil
hükümdarlarından Lifer de, yanında amcasının oğlu ve kâtibi Buhtunnassar
olduğu halde, Beytülmakdis üzerine yürümüş ise de, Yüce Allah, onların
üzerlerine bir rüzgâr salarak askerlerini yok etmiş, kralla kâtibi, kaçıp
kurtulmuştu.
Bu kral, oğlu tarafından öldürülmüş, o da, Sahibinin
öldürülmesine kızan Buh-tunnassar tarafından öldürülmüştür. [58]
Şâ’yâ Aleyhisselâmın
Şehîd Edilişi:
Yüce Allah; İsrail oğulları hükümdarı Sıddîka’nın
ruhunu kabzettiği zaman, İsrail oğullarının işleri, bozuldu, altüst oldu. [59]
Hükümdarlık işinde kıskançlığa[60],
hattâ, birbirlerini, öldürmeğe kalktılar. İçlerinde, azgınlık ve fesad
başgösterdi. [61] Bir takım
bid’atlar da, ihdas ettiler. [62]
Bid’atları[63],
serleri[64],
çoğaldı. [65] Allah’ın Kitabını,
bir tarafa attılar. [66]
Peygamberleri Şâ’yâ, yanlarında bulunduğu halde, ona,
başvurmazlar, onun sözlerini ve öğütlerini kabul etmezlerdi.
İsrail oğulları, böyle olunca, Yüce Allah, Şâ’yâ
Aleyhisselâma: “Kavminin içinde ayağa kalk! Diline vahyedeceğim!”
buyurdu.
Şâ’yâ Aleyhisselâm, konuşmağa kalkınca, Yüce Allah,
onun dilini vahy ile ko-nuşturdu. [67]
Şâ’yâ Aleyhisselâm, İsrail oğullarına va’z etti.
Öğütler verdi.
Allah’ı, hatırlattı. [68]
Tekzib ve muhalefet edecek olurlarsa, azaba
uğrayacaklarını söyledi. [69]
Allah’ın, İsrail oğullarına olan sayısız nimetlerini
sayıp döktü.
Halden hale değişerek perişan olacaklarını, hatırlatıp
onları, korkuttu.
Konuşmasını bitirdiği zaman, İsrail oğulları, öldürmek
için[70],
onun üzerine, yürüdüler.
Şâ’yâ Aleyhisselâm; onların aralarından sıyrılıp
kaçtı. Karşılaştığı ağaç, kendisi için, yarılınca, ağacın içine girdi. Eteğinin
ucu, dışarıda kaldı.
İsrail oğulları, bunu, görünce, ağacı, ortasından
testere ile biçmeğe başladılar.
Ağacı biçtikleri, kestikleri zaman, ağacın ortasında
bulunan Şâ’yâ Aleyhisse-lâmı da, biçtiler, kestiler![71]
Şehîd ettiler. [72]
İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn= Bizler, Allanın
kullarıyız ve biz Ona, dönücüleriz! “[73]
Ona ve gönderilen bütün peygamberlere selâm olsun![74]
[1] Ibn.Kuteybe-Maarif s.23.
[2] Taberi-Tarih c.1,s.278, Sâlebî-Arais s.329,
Ebülfida-Elbidaye vennihaye C.2.S.32, ibn.Haldun-Tarih c.2,ks.1,s.116.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları:
2/239.
[3] Taberî-Tarih c.1,s.277, Sâlebî-Arais s.329,
ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.255.
[4] Taberî-Tarih c.1,s.277, Sâlebî-Arais s.329.
[5] ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.255.
[6] Taberî-Tarih c.1,s.277, Sâlebî-Arais s.329.
[7] ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.255.
[8] Taberî-Tarih c.1,s.277, Sâlebî-Arais s.329.
[9] Taberî-Tarih c.1,s.278, Sâlebî-Arais s.329,
Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.32.
[10] Taberî-Tarih c.1,s.277, Sâlebî-Arais s.329,
ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.255.
[11] Taberî-Tarih c.1,s.277-278, Sâlebî-Arais s.329,
ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.255.
[12] ibn.Kuteybe-Maarif s.23, Taberî-Tarih c.1,s.278,
Sâlebî-Arais s.329, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.255, Ebülfida-Elbidaye vennihaye
c.2,s.32.
[13] Sâlebî-Arais s.329.
[14] ibn.Kuteybe-Maarif s.23, Taberî-Tarih c.1,s.278,
Sâlebî-Arais s.329, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.255, Ebülfida-Elbidaye vennihaye
c.2,s.32.
[15] ibn.Kuteybe-Maarif s.23.
[16] Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.32.
[17] Taberî-Tarih c.1,s.278, Salebî-Arais s.329,
ibn.Esîr-Kâmil C.1.S.255.
[18] İbn.Kuteybe-Maarif s.23, Taberî-Tarih c.1,s.278,
Sâlebî-Arais s.329, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.255, Ebülfida-Elbidaye vennihaye
c.2,s.32.
[19] ibn.Kuteybe-Maarif s.23.
[20] Taberî-Tarih c.1,s.278, Sâlebî-Arais s.329, ibn.Esîr-Kâmil
c 1.S.255, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.32.
[21] ibn.Kuteybe-Maarif s.23, Taberî-Tarih c.1,s.278,
Sâlebî-Arais s.329, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.255.
[22] Taberî-Tarih c.1,s.278, Sâlebî-Arais s.329.
[23] ibn.Esîr-Kâmil d.s.255.
[24] Taberî-Tarih c.1,s.278, Sâlebî-Arais s.329,
ibn.Esîr-Kâmil c.1,s,255, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s32.
[25] ibn.Kuteybe-Maarif s.23, Taberî-Tarih c.1,s.278,
Sâlebî-Arais s.329, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.255.
[26] Aynı Kaynaklar.
[27] Sâlebî-Arais s.329, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.255.
[28] Taberî-Tarih c.1,s.278, Sâlebî-arais s.329.
[29] ibn.Kuteybe-Maarif s.23.
[30] ibn.Kuteybe s.23, Taberî s.278, Sâlebî s.329,
ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.255
[31] ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.255.
[32] Sâlebî-Arais s.329, Ebülfida-Elbidaye vennihaye
c.2,s.32.
[33] Ebülfida-Elbidaye venihaye c.2,s.32.
[34] Taberî s.278, Salebi s.329, Ebülfida c.2,s.32.
[35] ibn.Kuteybe-Maarif s.23.
[36] ibn.Kuteybe s.23, Taberî s.278, Sâlebî s.330, ibn.Esîr
s.256, Ebülfida s.33.
[37] İbn.Kuteybe s.23, Taberî s.278, Sâlebî s.330, Ebülfida
c.2,s.33.
[38] İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.256.
[39] İbn.Kuteybe-Maarif s.23, ibn.Esir-Kâmil c.1,s.256.
[40] Taberî-Tarih c.1,s.278, Salebî s.330, İbn.Esîr-Kâmil
c.1,s.256.
[41] Taberî-Tarih c. 1,8.278, Sâlebî-Arais s.330.
[42] Taberî-Tarih c.1,s.278, Sâlebî-Arais s.330.
[43] Sâlebî-Arais s.330.
[44] Taberî-Tarih c.1,s.278, Sâlebî-Arais s.330,
İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.256.
[45] İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.256.
[46] Taberî-Tarih c.1,s.278, Sâlebî-Arais s.330,
İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.256.
[47] Taberî-Tarih c. 1,8.279, Sâlebî-Arais s.330.
[48] Taberî-Tarih c.1,s.279, Sâlebî-Arais s.330,
İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.256.
[49] Taberî-Tarih c.1,s.279, Sâlebî-Arais s.330.
[50] Taberî-Tarih c.1,s.279, Sâlebî-Arais s.330,
İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.256.
[51] İbn.Esîr-Kâmil C.1.S.256.
[52] Taberî-Tarih c.1,s.279, Sâlebî-Arais s.330.
[53] Sâlebî-Arais s.330.
[54] Taberî-Tarih c. 1,8.279, Sâlebî-Arais s.330.
[55] Taberî-Tarihc.1,s.279.
[56] Taberî-Tarih c.1,s.279, Sâlebî-Arais s.330.
[57] Sâlebî-Arais s.330.
[58] Taberî-Tarih c.1,s.279, Sâlebî-Arais s.330.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet
Vakfı Yayınları: 2/239-243.
[59] Taberî-Tarih c.1,s.28O, Sâlebî-Arais s.330.
[60] İbn.Kuteybe-Maarif s.23, Taberî s.280, Sâlebî s.330.
[61] Taberî-Tarih c.1,s.28O, Sâlebî-Arais s.330.
[62] İbn.Kuteybe-Maarif s.23.
[63] İbn.Esîr-Kâmil C.1.S.257.
[64] Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.33.
[65] İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.257, Ebülfida-Elbidaye vennihaye
c.2,s.33.
[66] İbn.Kuteybe-Maarif s.23.
[67] Taberî c.1,s.280, Sâlebî s.330-331.
[68] Taberî-Tarih c.1,s.280, Sâlebî-Arais s.331,
Ebülfida-Elbidaye c.2,s.33.
[69] Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.33.
[70] Taberî-Tarih c.1,s.280, Ebülfida-Elbidaye vennihaye
c.2,s.33.
[71] Taberî-Tarih c.1,s.28O, Sâlebî-Arais s.333,
Ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.257, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.33.
[72] İbn.Kuteybe-Maarif s.23.
[73] Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.33.
[74] M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet
Vakfı Yayınları: 2/243-244.